Paranoid Kişilik Bozukluğu (PKB) Özellikleri

paranoid kişilik bozukluğu özellikleri

Paranoid kişilik bozukluğu (PKB), diğer insanlara karşı sürekli ve haksız şüpheyle teşhis edilir. Bu bozukluğa sahip kişilerin güven seviyeleri çok düşüktür. Bu kişiler diğer insanların motivasyonlarından ve eylemlerinden şüphe duyar. Çünkü insanların kendilerine zarar vermek istediğini düşünürler. Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri sosyal, profesyonel ve kişisel faaliyetlerde önemli sorunlara yol açar. Ancak paranoidlerin zorluklarını tanımak ve onlara yardımcı olmak mümkündür.

Paranoid Kişilik Bozukluğunun Genel Özellikleri

Paranoid kişilik bozukluğu kısaca, diğer insanlara güvenmeme örüntüsüyle karakterize olan bir kişilik bozukluğudur. Bu bozukluğa sahip kişiler, diğer insanlara daima şüpheyle yaklaşır. Onlardan zarar görmemek adına tetikte beklerler. Paranoid belirtileri tüm yaşamlarını etki altına alır. Bu tür davranışlar, bireylerin özellikle sosyal ilişkilerinde büyük komplikasyonlara neden olur. Bu yüzden kişilik bozukluklarının etiyolojisi bağlamında önemli bir merak konusudur.

PKB şüpheciliğin yanı sıra basmakalıp ve temkinli hareket etmeyi de içerir. Bu bozukluğun genel özellikleri, sosyal ilişkilerin bozulmasına ve düşük yaşam kalitesine yol açan kişilerarası güvensizlik ve şüpheciliktir. Bu sorunlar karşısında uygun terapötik yöntemlerle derin değişiklikler elde etmek mümkündür. Ancak paranoid kişilik bozukluğunun yönetimi oldukça zordur. Tedavi ve davranış değişikliği için hastanın paranoid kişilik bozukluğu özellikleri konusunda farkındalıklarını artırması ve sorunlarını kabul etmesi gerekir. 

Aşırı Şüphe ve Hassasiyet

Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri arasında en önemlilerinden biri aşırı şüphedir. Nitekim paranoid bozukluk belirtileri aşırı şüpheyle yakından ilgilidir. Paranoya olarak ifade ettiğimiz bu durum, diğer PKB belirtilerinin oluşmasında esas nedendir. Paranoid kişilik ve davranış bozukluğuna sahip olanlar, insanların sadakati veya genel olarak güvenilirlikleri konusunda aşırı şüphe duyar.

Yoğun paranoya sahibi kişiler eleştiriye karşı aşırı hassasiyet gösterir. Bu hassasiyet yoğun bir endişe duymalarına neden olur. Öyle ki, en küçük bir eleştiriyi bile bir saldırganlık biçimi olarak alırlar. Bunun karşılığında saldırgan veya savunmacı davranışlar gösterirler. Bu yüzden hem özel hayatlarında hem de iş hayatlarında birçok sorun yaşarlar.

Bu tür davranışlar, çiftler arasında ilişki sorunları ve çatışmalara neden olur. Ayrıca toplumun geri kalanına karşı her zaman tetikte olmalarının ve onlara hiç güvenmemelerinin de önemli bir nedenidir. Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri onları yabancılaşmaya sürükler. Bu yabancılaşma psikolojik açıdan zor bir kısırdöngüye onları hapseder.

Aşırı şüphe nedeniyle bu kişiler, başkalarının en sıradan davranışlarını bile düşmanca veya önceden planlanmış olarak görürler. Örneğin, iş arkadaşlarının tarafsız gözlemlerini alaycı bulurlar. Paranoid düşünce bozukluğu nedeniyle kendilerine karşı komplo kurduklarını zannederler. Bu kadar yüksek şüphe seviyeleri, kişilerarası ilişkilerde iletişimi engeller. Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri bazı durumlarda çok daha tehlikeli sonuçlar yaratır. 

Güvensizlik

Paranoyak insanlar olumsuz şekilde düşünür. Ve her zaman diğer insanlara karşı güvensizlik duyarlar. Şizoid paranoid kişilerde güvensizlik duygusu daha fazladır. Öyle ki herkesin onları elde etmek için peşinde olduğu fikrine kapılırlar. Bu nedenle şizotipal kişiler diğer insanlardan kaçınmayı tercih eder. Dolayısıyla bu durum, dışlanmalarına ve kişilerarası ilişkiler kurmada çeşitli sorunlar yaşamalarına yol açar. Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri kişiyi bir kısırdöngüye mahkum eder. 

Halk arasında paranoid kişilik bozukluğu, kuşkucu kişilik bozukluğu olarak da bilinir. Bunun en önemli nedeni, PKB olanların yaşadığı aşırı güvensizlik duygusudur. Kişinin hissettiği ihanet veya aldatma inancı, hayati yalnızlığa ve sosyal destekten mahrum kalmasına neden olur. Kuşkucu paranoid kişilik bozukluğu olan kişilerde güvenli bağlanma oluşmadığı için ilişki sorunları oldukça fazladır. Bu yüzden eşim paranoid kişilik bozukluğu ile ne yapmalı, diye merak eden birçok kişi vardır.

Davranışsal Özellikler

Bu tür bozukluğa sahip kişilerin sergilediği özellikler oldukça temkinlidir. Eylemleri her zaman gergindir. Güvensizlikleri ve şüpheleri hayat boyu devam eder. Bu konuda farklı davranışsal eylemler gösterirler. Üstelik alınganlıkları da yüksek düzeydedir. Öyle ki paranoid kişilik bozukluğu özellikleri nedeniyle kişi alıngan kişilik bozukluğu davranışları gösterir. Kişinin başa çıkma stratejilerinin zayıf olması, hayatını şüphe ve alınganlıklarla geçirmesine neden olur.

Paranoyak kişilik, sahip olduğu sosyal etkileşimlerin çoğunda şüpheci davranışlara sahiptir. Arkadaşları, akrabaları veya iş arkadaşları olsun, kendisine yakın kişileri bile bir tehdit olarak görür. Kendisini kandırmak veya ona fiziksel olarak saldırmak için hazır olduklarına inanır. Bu tür bir güvensizlik, güvenli ve istikrarlı özel bağların oluşmasını engeller. Dolayısıyla gruplar içinde önemli ölçüde daha fazla çatışmaya yol açar. Güvensizlik duyguları ve aşırı şüpheleri ayrıca yalnızlık ve terk edilmişlik hissi yaratır.

Savunmacı Davranış

Sürekli tehdit duygusunun bir sonucu olarak, paranoyak kişilik bozukluğu olan kişiler oldukça savunmacıdır. En küçük bir eleştiriden bile rahatsızlık duyarlar. Buna karşı gücenirler veya öfkelenirler. Bu nedenle, zararsız bir eleştiriyi bile bir suç olarak algılayıp buna göre tepki verirler. Bu davranışları özellikle evlilik ilişkilerinde daha fazladır. Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri kıskançlıkla birleştiğinde savunmacı davranışlar artış gösterir.

Bu tür bir savunmacılık, ilişkiler üzerinde psikolojik baskı yaratır. Aynı zamanda da sosyal ve mesleki alanlarda rekabete veya saldırganlığa neden olur. Bu yüzden paranoid kişilik bozukluğu olan biriyle yaşamak veya çalışmak son derece zordur. Hastanın yakın çevresinin doğru iletişim ve davranış şekilleri konusunda farkındalıklarını artırması PKB seyrini doğrudan etkiler. Hastanın şüphe ve güvensizlik algısını artıran her gelişme, paranoid bozukluklar konusunda daha kötü sonuçlara neden olur.

Bozuk Sosyal İlişkiler ve İzolasyon

Paranoyak kişilik bozukluğu sosyal ilişkileri fazlaca etkiler. Bu nedenle PKB olanların çoğu sorunlu ve gergin ilişkilere sahiptir. Bu kişiler genellikle insanlara karşı çok güvensiz ve şüphecidir. Bu da onların iyi ilişkiler kurmalarını zorlaştırır. Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri hayat boyu devam ettiğinde kişinin durumsal yalnızlıktan kronik yalnızlığa geçmesine neden olur.

Paranoyak bireyler, kendilerine zarar vermek istediklerini düşündükleri insanlardan kaçınma eğilimindedir. Bu durum sosyal izolasyona yol açar. Kişinin sosyal ilişkilerden uzak durması, sosyal etkileşimlerini sınırlar. Bu durum kendilerini daha da dışlanmış hissetmelerine ve yeterli sosyal destekten yoksun kalmalarına neden olur. Bu tür durumlarda paranoid depresyon riski doğal olarak artar.

Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri nedeniyle kişi, farklı topluluklarda veya sosyal gruplarda yer almak istemez. Nitekim paranoid kişilik biçimi bu tür ilişkiler kurmasına izin vermez. Bu durum, sosyal izolasyonun zararlı etkilerini artırır ve kişinin sahip olduğu davranış örüntülerini pekiştirir. Sosyal izolasyon nedeniyle yalnız kalan paranoid şizoid kişiler, semptomları daha güçlü şekilde yaşar. ‘Kendilerini yanlış anlayan ve onlara saldıran’ kişilerle ilgili fikirleri böylelikle pekişir.

Duygusal Soğukluk

PPD’li kişilerin duygusal deneyimleri baskın bir şüphe unsuru içerir. Bu durum hemen tüm davranışlarını ve duygularını etkiler. Tehdit olarak gördükleri durumlara karşı sürekli tetikte yaşarlar. Duygu dünyalarında aşırı şüphe, bir süre sonra takıntı haline gelir. Bu tür durumlarda obsesif paranoid kişilik bozukluğu özellikleri kişinin tüm yaşam kalitesini düşürür.

Paranoyak kişilikli bireylerde genellikle EEG bozuklukları ve anhedoni vardır. Sevgi ve duygusal yakınlık içeren kişisel ilişkilerinde ve duygularını özgürce ifade etmede başarısız olurlar. Ayrıca, kaliteli kişilerarası ilişkiler geliştirmede çok önemli olan yakınlık oluşturmayı başaramazlar. Bu kopukluk, şüpheci kişilik bozukluğu olan kişilerin yalnızlık hissini ve duygusal bakım eksikliğini daha da kötüleştirir.

Bağlanma Sorunları

Kişilerarası ilişkiler, özellikle şefkatli ilişkiler paranoyak kişilikler için zordur. Muhtemelen yakın, kısa ama duygusal olarak zengin temasları sürdürmek için belirli zorluklar yaşayacaklardır. Başka bir kişiyle ilişki kurma sorunu genellikle yalnızlığa ve gerçek ilişkilerin yokluğuna neden olur. Paranoid kişilik bozukluğu özellikleri ile kişi, duygusal yakınlık kuramadığı için duygu düzenleme becerisi geliştiremez. Bu yüzden birçoğunun sağlıklı ve uzun süreli ilişkiler kurup sürdürme yeteneğine zarar veren bağlanma sorunları vardır. 

Paranoid kişilik bozukluğu nedenleri farklı olsa da ilişkilere verdiği zararlar birbirine benzer. Bu kişiler genellikle çatışmacı, soğuk ve yanlış anlamalarla dolu ilişkiler kurar. Paranoid kişilik bozukluğu olan sevgili ile ilişkiyi sürdürmek zaman içinde çok zorlaşır. İlişkide güvensizlik duygusunun aşırı noktalara ulaşması şiddete zemin hazırlar. Bu yüzden paranoyak kişilerin özellikleri uzun süreli ilişkiler kurmalarına izin vermez.

Paranoid Kişilik Bozukluğu İçin Psikoterapi Desteği 

Paranoyak kişilik bozukluğunun tedavisi oldukça zordur. Çünkü bu tür hastalar nadiren insanlara güvenir. Ve genellikle terapiye girmeyi kabul etmezler. Yine de doğru stratejilerle yaşam kalitelerini artırmak mümkündür. Nitekim bu durumun tedavisinde en etkili yaklaşımlardan biri psikoterapidir. Bu sayede paranoid kişilik bozukluğu özellikleri ile mücadele kısmen kolaylaşır. 

Paranoid kişilik bozukluğu tedavi yöntemlerinden psikoterapi çeşitleri arasında en önemlileri bilişsel davranış terapisi ve kişilerarası terapidir. IOP, danışanın bilişleri ve davranışları hakkındaki farkındalığını artırmayı amaçlar. Ayrıca tepkilerini uygun şekilde değiştirmesine yardımcı olur. Ancak kişi şüphe duymayı kronik hale getirdiği için onunla terapötik ilişki geliştirmek zaman alır.

Paranoid kişilik bozukluğu olan kişiler, diğer insanlara güvenmedikleri için tedaviyi genellikle reddeder. Bu yüzden klinisyenin yeterince zamanının olması ve güvenini kazanmak için epeyce uğraşması gerekir. Terapi desteği konusunda hastayı cesaretlendirmek de bu bağlamda faydalıdır. Psikoterapinin bu süreçte en önemli katkısı, hastanın hem kişisel düşünce ve davranışlarını anlama hem de sosyal etkileşimlerini daha iyi hale getirmesine yardımcı olmasıdır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

× WhatsApp