Depresif Kişilik Bozukluğu Özellikleri Nelerdir?

depresif kişilik bozukluğu belirtileri ve özellikleri ile tedavi yöntemi

Üzüntü, umutsuzluk ve düşük öz saygı duygularıyla karakterize olan depresif kişilik bozukluğu veya depresif kişilik özellikleri olan kişiler, dünyaya karanlık gözlüklerle bakarlar. Yine de gösterişli kişilik bozukluğu, tamamen farklı bir durum olmasına rağmen depresyonla kolayca karıştırılabilir. Depresif kişilik bozukluğu belirtileri hakkında bilgi sahibi oldukça bu sorunu ayırt etmek kolaylaşır.

Depresyon, genellikle döngüsel olan bir tür duygusal bozukluktur. Bu nedenle klinik depresyon olarak da adlandırılır. Depresif mizaç, kişiyi hayatı boyunca etkiler. Ergenlik ve yetişkinlik döneminde kişilik bozuklukları arasında depresif bozukluk, kişiye tüm yaşamı boyunca zarar verir. Bu kişilik yapısı, bireyin hayatı nasıl algıladığını, kendisi hakkında ne hissettiğini ve kurduğu hemen tüm ilişkileri derinden etkiler. 

Depresif Kişilik Bozukluğunun Genel Özellikleri 

Depresif kişiliğe sahip olanlar, kronik bir üzüntü ve mutsuzluk halindedir. Bu kişiler hayatta iyi bir şey bulamazlar ve çoğu zaman olumsuzluğa yönelirler. Depresyon belirtileri suçluluk, değersizlik, yetersizlik ve umutsuzluk duygularıyla ortaya çıkar. Yaşama karşı ilgisizlik, yorgunluk ve düşük enerji en önemli belirtilerdir. Ayrıca işe karşı çok az istek de depresif kişilik bozukluğunun belirtileri arasındadır. Dolayısıyla bu özellikler, depresif kişilik bozukluğu ne demek diye merak edenler için önemli belirtilerdir. 

Depresif kişilerin oluşturduğu şema kimyası, davranışlarını küçük yaşlardan itibaren şekillendirmeye başlar. Majör depresif kişilik bozukluğu yaşayanlarda belirtiler daha güçlü şekilde ortaya çıkar. Kişinin aile, eğitim ve iş hayatına zarar veren belirtiler, yaşam kalitesinin düşmesine neden olur. Bu yüzden depresif kişilik bozukluğu özellikleri ve tedavisi konusunda kişinin farkındalıklarını artırması gerekir. 

Düşük Öz Algı

Depresif kişilik tipinin ortak bir özelliği, düşük öz algıya sahip olmalarıdır. Bu kişiler, becerileri ve yeterlilikleri, başarıları ve değerleri konusunda kendilerini her zaman küçümser. Garip bir şekilde, genellikle başarısız olmaktan korkarlar. Bu nedenle yeni deneyimlerden ve fırsatlardan kaçınırlar. Kendilerini silmeleri bazı durumlarda çok şiddetlidir. Kendilerini sürekli olarak eksik görme eğilimindedirler. 

Depresif kişilerin yaşadığı sorunların şiddeti, bozukluğun derecesiyle yakından ilgilidir. Nitekim agresif depresif kişilik bozukluğu özellikleri arasında kişinin kendisine yönelik değersizlik hissi yüksektir. Bu tür kişilerde mazoşist kişilik bozukluğu riski de yüksektir. Ayrıca borderline kişilik bozukluğu ile depresyon arasında da yakın bir ilişki vardır. Borderline hastaları da depresyon nedeniyle kendilerini değersiz hisseder. 

Olumsuz Tutum ve Risklerden Kaçınma

Depresif eğilimli insanların olaylara ve durumlara bakış açıları karamsardır. Bu kişiler, olumsuz etkilerin mutlaka olacağını düşünme eğilimindedirler. Ayrıca, belirli bir sorunu ele alma biçimleri üzerinde de etkileri vardır. Olumsuz sonuçları değiştirmek için çaba sarf etmeye yanaşmazlar. Bu tür insanlar olaylara karşı daha hassastır ve sorun çözme becerileri çok zayıftır. Temel dönüşümlerden korkarlar ve kural olarak aynı döngü içinde kilitli kalmayı tercih ederler.

Depresif kişiler, hayatlarının beklenmedik faktörler tarafından yönlendirilmesine izin verir ve nadiren risk alırlar. Yenilikten kaçındıkları için riskli durumlarda ne yapacaklarını bilmezler. Yeni işe başlamak, taşınmak veya yeni insanlarla etkileşime girmek onlarda büyük stres yaratır. İnandıkları en önemli şey, rutinlerini değiştiren her şeyin bir tehdit içerdiğidir. Bu yüzden zamana ayak uyduramazlar ve yaşam şekillerine sıkı sıkıya bağlı kalırlar.

Dikkat ve Aşırı Dikkat Paradoksu

Depresif kişilik bozukluğu özellikleri arasında risk konusunda aşırı endişeli olmak da vardır. Bu özellikleri riskli durumlara karşı dikkatlerini artırır. Zamanla seçimlerde durgunlaşırlar ve çoğu zaman en kötü durum analizini tercih ederler. Bu aşırı ihtiyat, olasılıklar söz konusu olduğunda riskleri ve kazancı reddetmelerine yol açar. Bu da riskli durumlara ve olaylara karşı duyarlılıklarını ve kaçınma davranışlarını artırır.

Depresif kişilerin güven duyguları oldukça zayıftır. Bu yüzden insanlara kolay kolay inanmazlar. Bu kişilerin yaşamına yön veren temel duygulardan biri güvensizliktir. Düşük öz saygıyla birleştiğinde güvensizlik kişinin kendisine geri yansır. Özgüven eksikliği belirtileri ile depresif kişiler, dikkatlerini olumsuz olaylara verdikleri için hep bu tür olayları görürler. Bu nedenle pasif bir yaşam tarzını benimserler. Tüm kişilik bozukluğu hastalıkları arasında depresif bozukluk, pasif yaşam tarzına ilginin en yoğun olduğu türlerden biridir. 

Duygusal Dinamikler

Depresif kişiliğe sahip kişilerin duygusal alanı önemli ölçüde olumsuzdur. Karamsarlık ve üzüntü duyguları yaşamlarını kontrol becerilerine zarar verir. Bu yüzden birçoğu kaygılı ve endişelidir. Duygusal dinamikleri depresif özellikler etrafında şekillenir. Örneğin mutluluk veya neşe duygularını hissedemezler. Hissetseler bile hemen olumsuz duruma geri dönerler. Depresif kişilik bozukluğu zararları duygusal dinamikler nedeniyle zaman içinde artar. 

Bu kişilerin düşük ruh hali durumu zamanla kronik hale gelir. Bu yüzden depresif kişilik bozukluğu tedavisi oldukça zordur. Yaptıkları herhangi bir şeyde olumlu duygular pek hissetmezler. Hatta olumlu duygulara bile şüpheyle yaklaşırlar. Bu durum, yaşam kalitelerine ciddi zarar verir. Depresif kişilik özellikleri nedeniyle hem kendi duygularına hem de çevrelerindeki insanlara kayıtsız kalırlar.

Eğer depresif kişilik bozukluğu genetik nedenlere dayanıyorsa kayıtsızlık ve diğer duygusal dinamikler daha güçlü şekilde ortaya çıkabilir. Bu tür durumlarda kişinin aile ve evlilik hayatı ciddi ölçüde zarar görür. Nitekim depresif kişilik bozukluğu ve evlilik hayatı zor bir ilişki içindedir. Depresif kişinin eşi ve çocuklarıyla ilişkileri sağlıklı şekilde ilerlemez. Bu da özellikle çocuklarda kişilik bozukluğu riskleri arasında önemli bir konudur. 

Suçluluk, Yetersizlik ve İzolasyon

Suçluluk, depresif kişilik özelliklerine sahip bireylerin bir diğer yaygın güdüsüdür. Bu duygu, bir hata veya uygunsuz bir eylemin veya hayali bir duygunun sonucu olabilir. Kendini yetersiz hisseden depresif kişilik bozukluğu hastaları, yaptıkları şeylerin aslında kötü olduğunu düşünme eğilimindedir. Bu inançları başkalarıyla kurdukları ilişkilere de yansır. Yetersizlik hissi, depresif kişilik bozukluğu özellikleri nedeniyle kişinin sağlıklı ilişkiler kuramamasına neden olur.

Depresif kişilik teşhisi konulan kişilerin sosyal temasları genellikle belirli konularla sınırlıdır. İnsanlar tarafından reddedilme korkusu, sağlıklı ilişkiler kurmalarını engeller. Eleştirilecekleri veya hayal kırıklığına uğrayacaklarına inandıkları için sosyal etkileşimlerini en aza indirirler. Bu yüzden depresif kişilik, sosyal olarak içine kapanmaya yol açar ve bu da depresif düşüncelerini kendi içinde haklı çıkarır.

Depresif kişilik bozukluğu özellikleri kişiye kendisini sosyal açıdan yetersiz hissettirir. İnsanlarla başa çıkmanın kolay olmadığına inanmaları, onlarda stres ve gerginlik yaratır. Sosyal izolasyonla yalnızlaşan depresif kişilik bozukluğu hastaları için yalnızlık deneyimi zamanla daha da kötüleşir. Bu yüzden kişilerarası ilişkilerde kolayca ‘sessiz tip’ haline gelirler. Sözlü iletişimde başarısız olurlar, hatta buna itiraz ederler. Kurdukları sınırlı ilişkilerde çoğu zaman çatışma yaşarlar.

Başkalarına Bağımlılık

Depresif kişilik bozukluğu özellikleri arasında önemli konulardan bir diğeri de başkalarına bağımlılıktır. Nitekim depresif kişiler, başkalarına karşı güçlü bir bağımlılık yaşayabilir. Bu duygu da depresif kişilik örgütlenmesinin önemli bir karakteristiğidir. Bağımlılığın temelinde kendilerine yönelik düşük öz saygı vardır. Bağımsız karar alma ve benzeri durumlarda büyük kaygı duyarlar. Düşük öz saygıları nedeniyle başkalarının görüşlerine daha fazla değer verip onlara güvenirler.

Depresif kişiler, geliştirdikleri bağımlılıklardan dolayı kendilerini tek taraflı bir sosyal konuma sokar. Bu da dengeli bir konum almayı zorlaştırır. Bu yüzden zaman zaman duygudurum bozuklukları yaşarlar. İçinde bulundukları koşullara göre manik depresif kişilik özellikleri ruhsal denge durumuna ulaşmalarını zorlaştırır. İki uçlu kişilik bozukluğu olan kişilerin davranışlarında bu yüzden tutarlılık yoktur. 

Başkalarına bağımlılık konusunda depresif kişilik bozukluğu yetişkin hayatını farklı şekillerde etkiler. Nitekim kişilik bozukluğu hastalıkları arasında depresif bozukluk, güvenli bağlanmayı zorlaştırır. Kişinin şüphe ve endişe duygularının artması, paranoid kişilik bozukluğu belirtileri göstermesine yol açar. Bazı durumlarda aşırı bağımlılık ilişkisi şizoid kişilik bozukluğu konusunda da riskleri artırır. Bu yüzden hastanın vakit geçirmeden tedavi süreçlerini başlatması gerekir. 

Depresif Kişilik Bozukluğu İçin Psikoterapi Desteği

Kişinin yaşamını derinden etkileyen depresif kişilik bozukluğu özellikleri tedavi sürecini zorlaştırır. Nitekim psikiyatride kişilik bozuklukları tedavisi oldukça zor ve büyük çaba gerektiren bir süreçtir. Depresif kişilik tedavisi için farklı birkaç yol vardır. Fakat kişilik bozukluğu belirtileri ile mücadele kolay bir süreç değildir. Kişi eğer kronik depresif bozukluk yaşıyorsa tedaviyi gerçekten istemeli ve sürece olumlu yaklaşmalıdır. 

Bu süreçte psikoterapi yöntemleri daha çok bireyin kendisi hakkındaki tutumunu değiştirmeyi amaçlar. Böylelikle olumsuz duygu ve düşüncelerini yönetme becerisini geliştirir. Aynı zamanda da sosyal becerilerini artırır. Terapinin yetersiz kaldığı durumlarda ise ilaç tedavisi gerekir. Ancak en depresif kişilik bozukluğu tedavisinde ilaç desteği bile yetersiz kalabilir. 

Depresif kişilik bozukluğu için bilişsel davranışçı terapi uygun bir terapi yöntemidir. Nitekim bu yöntem, insanların çarpık düşünme biçimlerini belirler ve değiştirmelerine yardımcı olur. Davranışçı terapi çeşitleri ve psikoterapi seansları, insanları değer ve yeterlilik açısından kendilerini daha yüksek derecelendirmeye teşvik eder. BDT ayrıca, etkileşimlerini daha üretken, etkili ve tatmin edici hale getirmek için bireysel ve sosyal becerileri geliştirmeye çalışır. Erken müdahale ve uygun terapi seçenekleriyle hastanın yaşam kalitesini artırmak mümkündür. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

× Nasıl yardımcı olabilirim?